TRAC’’ın geçmişte yaptığı en önemli çalışmalardan bir tanesi 12 Kasım 1999 Kaynaşlı Depremi sonrasında gerçekleşmiştir. Aslında 1999 yılının ikinci örneği olan 12 Kasım 1999 çalışmasının başarısının ve ön plana çıkan özelliklerinin temeli 17 Ağustos Körfez Depreminde atılmıştır. 17 Ağustos Depreminde sahada yapılan gözlemlerle, bu afetin yönetilmesinde yaşanan sorunlar ve bunların nedeni TRAC saha ekibi yönetimi tarafından açık şekilde görülmüştür.
Önde gelen bir “Klasik Sorun”, sahaya gelen yabancı ülke ekiplerinin takibi, yönetimi ve koordinasyonunun başarılamamasıdır. Körfez Depreminde bunun yoğun şekilde yaşanmasının tarafımızca gözlemlenmesi ve 12 Kasımda bölge ekiplerinin hazırlıklı olması üzerine İstanbul’da bu kez bu konuya odaklanmaya karar verilmiştir.
Depremin yaşandığı anda İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezinde bulunuyor olmamız, ilk haber alınması oradaki istasyonumuzda gerçekleşmesi ve hatta dönemin İçişleri Bakanı Sayın Sadettin TANTAN’ın ilk brifingi bizden alması sonrasında Atatürk Havalimanına hareket edilmiş, oraya intikal etmiş olan Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve İstanbul’daki OCHA temsilcisine planımız anlatılmıştır.
Planımız gereği olarak 2 adet form hazırlanıp çoğaltılmıştır. Formun birisi, gelen ekiplerin doldurmadan giriş yapamayacakları, personel sayısı, ellerindeki haberleşme teçhizatının türü, sayısı ve telsizlerinin frekansı ile bu telsizleri programlama imkanına sahip olup olmadığının, bununla birlikte bünyelerinde Radyo Amatörünün mevcut olup oup olmadığının kayıt altına alındığı form şeklinde hazırlanmıştır. Frekanslarını bilmeyen ekiplerin cihazları ölçülmüş ve kayda alınmıştır.
İkinci Form ise ekiplere bölgede saptanan koordinasyon haberleşmesi frekansını içermekteydi. Bu frekanslar Amatör Bantta simpleks ve bölgedeki 145,61250 MHz TRAC Rölesi olarak saptandı.
Birinci formu doldurmayan ve ikinci formu almayan hiçbir ekip içeri alınmadı.
Bilgiler derlendi ve belli aralıklarla gerek İstanbul Valiliğine, gerekse Düzce’de kurulmuş olan Kriz Merkezindeki TRAC ekibine iletildi. Böylece bölgeye gelen yabancı ekiplerin sevk ve idaresi için gerekli haberleşme organizayonu TRAC tarafından başarıyla gerçekleştirildi.
Bu çalışmanın halen uygulanmaya çalışılan INSARAG sistemi henüz mevcut değilken yapılmış ve sadece ekip içi haberleşmeyi şart koşan INSARAG sisteminden daha da kapsamlı olması, özellikle vurgulamak gereği duyduğumuz bir husustur.
Vurgulanmasını gerekli gördüğümüz diğer husus, bu çalışmanın herhangi bir talimat beklemeksizin (kendinden hareket ve toplanma metoduyla) , saha gözlemleri ışığında yapılan teşhisler temelinde, Sivil Savunma ile mevcut Protokol çerçevesinde insiyatif kullanarak ve Sivil Savunmaya bilgi verilerek yapılmış olmasıdır. Bu vaka, çözümün sorunların tanımlanması ile birlikte insiyatif ve saha deneyimi sahibi donanımlı ve disiplinli insan kaynağının varlığına koşut olduğunun bir kanıtını teşkil etmektedir. Sorunu teknoloji değil, gözlemlere dayalı teşhisler ve bunların ışığında oluşturulan bir organizasyonun çözülebileceğinin anlamlı bir örneğidir bu çalışma.
Radyo Amatörlüğünün böylesi olağandışı olaylarda potansiyelini “bas-konuş” ile değil, ancak saha deneyimi, bilgi birikimi ve tutarlı bir organizasyonla sergileyebileceği açıkça görülmüştür.
Afetler karmaşık ve tek bir kaynakla çözümlenmesi mümkün olmayan olaylardır. Radyo Amatörlüğü (Amatör Telsizcilik) böyle durumlarda engin teknik ve yöntemsel imkan ve kabiliyetlerini, bunları iyi tanıyan ve kullanabilen bireylerin oluşturduğu güçlü bir organizasyonla harmanladığı zaman böyle durumların önemli bir çözüm ortağı olmaya devam edecektir.
Bu vesileyle bu elim olayda yaşamını yitirenlere Allahtan Rahmet, onların ailelerine sabır ve bu afette mağduriyet yaşayanlara kuvvet dilerim. Bu çalışmamıza katılan ve katkı veren üyelerimizden vefat edenlere Allahtan Rahmet, aramızda olmaya devam eden üyelerimiz ve çalışmalarımıza destek veren kamu yöneticilerine şükranlarımızı sunarım.

73!
Aziz ŞASA,TA1E
TRAC Genel Başkanı